Geciken ve Gelmeyen Normal Postalarınız İçin Çözüm Yolu
admin Tarafından Kendimce Kategorisine YazıldıBaşımdan geçen ptt olayını anlatayımda sizlerinde başına gelirse neler yapacağınız hakkında fikir edinmiş olun.. Hiç gelmeyen ve zamanından sonra gelen postalar için kendimce çözüm yolu buldum sanki. Geçtiğimiz ay posta hizmetinde yaşanan aksaklıklar ve eksikler yüzünden birilerinin başını fena ağrıttım sanırım.
Her ay düzenli olarak gelmesi gereken kredi kartı faturası, adsl ve telefon faturası ya hiç gelmiyor yada sürekli geç geliyordu. Geç geldikten sonrada pek önemi kalmıyor haliyle, son ödeme tarihleri geçiyor, faiz biniyor, banka kuyruğu, telefon, adsl kuyruğu derken epey sıkıntı yaşattırıyordu bize. Sadece bize değil bir çok kişiye aynı sorunları yaşattırıyorlardı sağolsunlar.
Tabi ben işin içine çomak soktuktan sonra pek yaşanmaz oldu şu sıralar. Bu aksaklıklar, geçikmeler hatta hiç gelmemeler sadece bizde değil etrafımızdaki tüm çevrede yaşanıyormuş meğersem. Bu olaylar uzun zamandır yaşanıyordu ve özellikle benim bu olaya el atmam şarttı. İşin içinde google‘nin göndermiş olduğu pin postası olmasaydı belki bu kadar üzerine düşmezdim belki ama yinede çevremdekilere faydalı olduğumu düşünüyorum hani.
Google’nin normal posta yoluyla göndermiş olduğu pin elime geçmeyince ikinci ve üçüncü pin isteme hakkımıda kullandım haliyle. Gelmesi gereken sürede gelmeyince kıllanmaya başladım. Pin kodunu girmem için verilen süre hergeçen gün azalıyordu.
Düzensiz gelen bazende hiç gelmeyen postalarımız hakkında bilgi edinmek için ptt müdürlüğüne kadar gittim.. Beni dağıtım hizmetini sağlayan bölüme yönlendirdiler ve oradaki sorumlu şefle görüştüm. Konuyu uygun bir dille izah ettim kendisine ama pek bi umursamaz tavırlar sergiledi bana karşı. Zaten tipinide konuşmasınıda beğenmemiştim. Ne yalan söyliyim. Bana posta dağıtan görevlilerin görevini tam yaptığını ve bu konuda hiç şüphe duymamamız gerektiğini söyledi.
Bende söylediklerinin tam aksini iddia ettim. Ve önceki gün televizyonda gördüğüm haberden bahsettim şefe. Postacılar sahiplerine ulaşması gereken postaları toplu şekilde çöp kutularına atıyorlarmış ya da yakıyorlarmış. Bize gelmesi gereken postalarda bunların içerisinde olamaz mı dedim.
Hayır kesinlikle öyle şey olmaz dedi. O sırada bizim semtin postasını dağıtan görevli de geldi. Onunlada konuştum ve bana “ben herkesin postasını yerine bırakıyorum, posta kutunuzdan başkaları alıyor olabilir veya çocuklar kaldırıp atıyor olabilir” diyip işin içinden çıktı..Bende tamam siz haklısınız diyip ayrıldım ordan.
Eve geldikten sonra apt. görevlisine beklediğim posta var sağa sola bakarak olun dedim, çor çocuk oynamasın, şu sıralar gelmesi gerekiyor hatta geçikti bile dedim. Oda bana bak bu postaların hepsi yeni geldi yarısından çoğuda buraya ait değil, başkalarının postasını bizim buraya getirmiş diyince iyice çileden çıktım. Belkide bize ait olan postalarıda başka yerlere götürüyordu ne malum..
Benden günah gitti kardeşim taa ayağınıza kadar geldim ama ilgilenipte yardımcı olmadınız. Ptt.gov.tr adresine girip bize ulaşın kısmından şikayetimi ağır bir dille bildirdim. Onlarda bana bulunduğum ildeki ptt müdürlüğünün e-posta adresini verdi. Sanırım konuyla kendileride ilgilendi ve buradaki görevlilerin konuyla ilgilenmesini sağladı.
Yine aynı mailin daha detaylısını oraya gönderdim. Aslında bu e-postadan da umut beklediğim yoktu. Çünkü genel ptt müdürlüğüne gittiğimde bile doğru düzgün ilgilenmemişlerdi uyduruk bir mailemi bakacaklar dedim kendi kendime.
Neyse maili gönderdikten sonra aradan biraz zaman geçti ve dağıtım yapan postacı benimle görüşmeye geldi. Beni şikayet etmişsinde falan da filan da ben sizin postalarınızı getiriyorum da burda birileri alıyordur belki de bir sürü mavra okudu bana. Ve son olarak şunları söyledi “evet ilk zamanlar yanlışlıklar oluyordu, başkalarının postalarını buraya getirmiş olabilirim ama şimdi düzelttim dedi‘ bende banane kardeşim beni ne ilgilendirir senin yeni olup olmaman dedim. Herkesin postasını doğru bir şekilde adresine teslim etmek zorundasın dedim. Postacı bana şeflerimden, müdürlerimden bir sürü fırça yedim, ben görevimi eksiksiz yapıyorum dedi ve bi iki şey daha zırvaladıktan sonra motoruna binip gitti
Aradan yanılmıyorsam 1 hafta kadar süre geçti. PTT ‘nin posta dağıtım şefi ve konuyla ilgilenen başka bir yetkili daha geldi benimle görüşmeye. Durumu ilk kez gördüğüm ptt yetkilisine de anlattım ve beklediğim posta’nın önemli olduğundan bahsettim. Bizler sizlerin şikayetlerini değerlendiriyoruz gerekirse sizde olduğu gibi evlerinize kadar gelip bilgi alıyoruz dedi. Aramızda biraz daha konuşma geçtikten sonra sizin bu bölgenin posta dağıtıcısı görevden alındı dedi bundan sonra bizim bölgenin postalarını bayan biri dağıtacakmış sözde. Bende iyi olmuş, hiç değilse bundan sonra postalarımız düzenli gelir dedim.
Aradan yaklaşık 3 hafta geçtikten sonra beklediğim postayı eski postacımız süpriz yapıp getirdi. Özellikle onu göndermişler sanırım benimle konuşması için. Postayı bana verdikten sonra utanmadan birde müdürlerimi arayıp teşekkür edermisin acaba dedi. Güya fazla tepki göstermişimde özür dileme manasında arayıp konuşursen sevinirim dedi.. Beni ne ilgilendirir kardeşim, senin zaten görevin bu. Aramamda etmemde dedim. Nasıl olsa koz benim elimde.
Ve inanmacaksınız ama artık postalarımız son sürat geliyor. Özellikle ve özellikle soyadımı taşıyan posta geldiğinde postacımız zile basıp postanız geldi diye uyarıda bile bulunuyor. Korkunun gözünü sevim.. Bizim semtin postaları şimdilik düzelmiş görünüyor.Bütün apt. sakinleri hallerinden memnun epey kişinin duasını aldım.
Gördüğünüz gibi mail yoluyla gönderilen şikayetleri bile dikkate alıyorlarmış. Sizde normal yolla gelen hatta hiç gelmeyen, geçiken postalarınızdan rahatsızlık duyuyorsanız durmayın konuyu ilgililere bildirin bence…
- Bulunduğunuz bölgenin posta kodunu öğrenmek istiyorsanız tıklayın…
- En yakın ptt müdürlüğü için tıklayın…
Mart 19th, 2008 de 00:36
Geçenlerde İstanbul Bağcılar Güneşli’de bir oyobüs durağında kaldrımın kenarında beklerken hemen önümde açılmamış bir zarfın olduğunu gördüm. Zarfa baktım Kredi kartı ekstresi (Galiba üzerinde bankanın logosu falan vardı) imiş. Postanenin mührü falan vurulmuştu. Adresi okumak için eğildiğimde Bursa’ya gönderilmesi gereken bir zarf olduğunu anladım. O zarf oraya nasıl geldi, ne zaman gönderilmiş bir zarftı bilmiyorum. Hatta zarfı alıp alıcısına haber vermeyi bile düşündüm. Ancak otobüs geldi ve onu orada kaderine terk ettim. Pişmanım…
Mart 19th, 2008 de 17:56
hocam valla en iyisini yapmışsın. Ben bunu yapar mıydım sanırım eringeçliğimden yapmazdım. Fakat senin bu yazından sonra bu konuda bilinçlendim diyebilirim. Eğer sorun olursa ben de bu yola başvurayım. Ptt müfettişleri yatan elemanları biraz kıdıklasınlar değil mi
Mart 19th, 2008 de 18:04
Büyük şehirde yaşamanın sıkıntısı bu olsa gerek galiba (: Ne diyelim burakcım kavuştun ya ( $ ) Mektubuna sevindim Hadi hayılrısı..
Dediğim gibi büyük şehirde yaşamanın sonuçları ama tabi bu bir bahane sayılamaz herkez görevini layıki ile yapmalı diyorum..
Vallahi karaman postanesi güzel hemde sorunsuz. Adres bile yazmanıza gerek yok Ad : Soyad Yazın birde şehir anında gelir bana öyle posta geliyorki şıp diye postacı getiriyor adres bilen yok 2 kez adressiz gönderilmiş ben bile şaştım postacı tutmuş getirmiş (:
Burak artık pin girdin ( $ ) bundan sonra işin olmaz postayla ..
Mart 19th, 2008 de 20:14
Bizim peder postanede müdür olunca üstünde ERTÜRK yazan her posta pederin masaya geliyor Ondan benim bir sorun yok.
Mart 19th, 2008 de 22:13
Bugün ilk kez bayan postacıyı gördüm. Elinde zarflar her apartmana tek tek girip postaları bırakıyordu. Sanırım üst merciler gereken uyarıyı yapmış olsa gerek. Bundan sonra posta bekleme derdine son..
Mart 21st, 2008 de 13:40
Valla bizim postacı da mahallede köpeklerden korktuğu için iki sokak ötede dedemlere bırakıyor postaları, eve getirdiğinde de zaten önce bizim köpek okuyor postaları, sınav sonuçlarımı ve faturalarımı.
Mart 21st, 2008 de 18:10
En süperini yapmışsın dostum. Biliyorum yanlış bir durum ama ben ne zaman bir devlet dairesine gitsen ne zaman bir hastaneye gitsem tüm agresifliğim üzerimde bir adam oluyorum. Tipik recep ivedik yani. Ben size şöyle bir olay anlatayım. Ne zaman Almanya’dan anneme yada bir arkadaşıma mektup göndersem hiç biri ama ellerine ulaşmıyor. Nedeni açık bizim yarım akıllı postacılar içlerinde para var sanıp açıyorlar. Ya eskiden hep kız kardeşime kartpostal atardım oradayım buradayım diye ülkelerin adamlar onları bile almışlar ne yapacaklarsa. Neyse en son Türkiye’ye gittiğimde kayınvalidem ona Münih’ten akrabasının göndermiş olduğu mektubun geldiğini ama daha önceden açılıp içinde para olmadığı anlaşılınca tekrar yanlardan titizlikle yapıştırıldığını ve dikkatli bakılmazsa anlaşılamayacağını dile getirdi. Türkçesi çok iyi olmadığı için gidip durumu anlatamamış Posta haneye.
Ben iyiyim hoşumdur ama yeri gelince de çok psikopat olurum. Uzun süre devlet ve belediye tiyatrolarında çalıştığım için adamların ne olduğunu çok iyi biliyorum. Gel dedim anneme yanımda dur gidelim. Gittik Antalya Posta genel müdürlüğüne. İlk taktik memurla konuşmayacaksın direk genel müdürle muhatap olacaksın. Bağırış çağırış girdik odasına. Hiç sormadan oturdum annem şaşırdı tabiî ki kadın alışkın değil. Görmemiş hayatında. Korktu. Müdür ne oldu? Diye sordu. İlk önce merhaba diyeceksiniz nasıl yardımcı olabilirim size sorununuz nedir lütfen anlatın. Dağdan inmeler gibi değil dedim. Adam şokta tabiî ki. Mektubu attım önüne bunu bu şekilde bu adrese getiren postacıyı bana bulun bu olayı da halletmezseniz sizi dahi mahkemeye veririm. Ben hayatınız da görüp görebileceğiniz en kıl en uyuz Türküm hepinizle bıkmadan uğraşırım. Adam başladı bu sefer güzelce konuşmaya ve duyunca inanamadım. Artı bu işi mafyaya çevirmişler. Bir türlü çözemediğimiz bir sorun bu dedi.
Artık bunlar mafyalaştılar en fazla tutanak tutarım şikâyetinizi soruşturma açar dile getiririm dedi. Bende yetmez dedim o adam bulunacak ve işten atılacak. Sonuç olarak postahane ile mahkemelik olduk ve sonunda adam işten atıldı ve uzun bir zaman sürdü. Ondan sonra anneme giden bütün mektuplar hiç açılmadan artık eline geçmeye başladı. Ben her zaman derim en kral centilmen olsanız da devletin kapısına gidince saldırgan olacaksınız. Yoksa laf anlatamazsınız.
Mart 21st, 2008 de 18:38
Valla ne diyeyim volkan hocam, benimde gözüm korkmadı değil şimdi. Sonuna kadar katılıyorum sana, resmi kurumlarda agresif olmak bağırıp çağırmak gerekiyor bazı durumlarda.Yoksa işler yürümüyor bir türlü.
Bazen duyarım bankalardaki görevliler yaşını başını almış insanlara özellikle emeklilere iyi davranmıyorlarmış. En küçük şeyde bile tersleyip azarlıyorlarmış. Onlarda biraz yaşlı olduklarından seslerini çıkaramıyorlar sanırım. O bankada çalışan ve kendini akıllı zannedenler kimsenin onlara birşey diyemeyeceğini sanarlar.Ama halt ederler.. Hep diyorum ki keşke benim olduğum bir ana denk gelse nevar öyle olaylar. O banka çalışanını milletin içinde yerin dibine sokarım, kendi hakkımı savunduğumu gibi o yaşlı insanlarıda savunurum. Ağızlarının payını veririm..