Blog sahibinin ölmediğini biraz geriye yaslanıp olan biteni uzaktan izlediğini duyurmak isterim. İçimden yazmak gelmiyor eskisi gibi farklı şeylerle uğraşmak daha çok keyif verir oldu sanırım son zamanlarda. Şöyle ki sosyal paylaşım sitelerinin bile etkisi büyük üzerimde, üzerimizde. O yüzden bu yazıyı buralarda olduğumu göstermek adına yazdığımı bildirmek isterim.
İnsanların isimlerinden ya da fiziksel özelliklerinden türetilerek uydurulan isimler lakaplar vardır hani işte tam bu nokta da başlayan ve benim için de kullanılan bir ifadeden bahsetmek istiyorum sizlere.
Son zamanlarda bana karşı sıkça söylenen ‘burak bırak bu işleri’ sözünü duymayanlara duyurmak istedim. :) Aslında yerine göre bu ifade bana çok iyi uyuyor. Neden derseniz, çünkü benim pek önemsemediğim ve başkalarına ait olan hani yapsam da olur yapmasam da olur dediğim işleri erteleyip, sallamadığımdan sürekli geciktirdiğimden hatta ilgilenmediğimden ve sanırım en çok da üşendiğimden kaynaklanıyor olsa gerek.
O yüzden bende kendime diyorum ki burak bırak bu işleri. Bu kısa ve öz açıklama kendime hatırlatmadır. Sevgiyle kalın.
Sevdiği kadar sevilemeyen hayalini kurduğu insanı zamanında göremeyen ve 14 Mart’ı doğum günü olarak bilen bir burak’ın içini döktüğü sıradan bir gündü aslında.
Kafasını meşgul eden o kadar çok şey vardı ki hayatında hangisini düşüneceğini hangisinden başlayıp hangisini sileceğini bilemez olmuştu. Sanırım ilk kez 14 mart’ın gelişine sevinmemişti, sevinememişti. Çünkü birileri tarafından sevilmemişti.
Belki de kendi istemişti. Biraz mutsuz biraz da üzgün günü bitirmişti…
Neyden bahsettiğime gelince bugün benim doğum günümdü. Böyle saçma ve bir o kadar da farklı bir şey yazmak istedim.
Neden mi ? Ona sorun.
Burak hepinizi sevor Bu arada geçen yıl bu zamanlar daha çok mutlu olduğumu hatırlıyorum… Gelecek yıl bu zamanlar görüşmek üzere. Kutlayan herkese teşekkürler.
Planlı programlı hareket edip düzenli olmak bir yaşam tarzı sanırım. Ben de bu yaşam tarzına ayak uyduramayanlardan olsam gerek. Yaptığım programların çoğu gerçekleşmediğinden ve vaktinde yapamadığımdan vardım bu kanıya.
Hele ki iş dönüşü evde başlayan mesai için yaptığım küçük planlar hiç mi hiç tutmuyor. Şöyle ki; en basitinden kendime maksimum 1 saat dinlenme molası veriyorum. (19:00-20:00) Akşama kadar bilgisayar ekranına bakan gözlerimi bu süre içinde dinlendirmeye çalışıyorum. Eğer gece eğlencesi için dışarıda bir planım yoksa kalan 4 saatimi de internette geçirmek üzere hazırlanıyorum. (20:00-24:00) Geriye kalan son 1 saatimi de yeni başladığım Tanrı’nın Doğum Günü adlı kitabı okumak için çabalıyorum.
Onun adı sinirlenmek hatta krizlere girmektir her seferinde. Öyle zor gelir ki bazen erkeklere Çin işkencesinden farksız gelir herkese. Bitmek bilmeyen o saatlerin çabucak akıp gitmesi istenir tek taraflı olsada.
Kadınların huyundan mıdır suyundan mıdır bilmem ama alışverişe çıktığı erkekleri sinir küpüne çevirme konusunda çok iyiler. Konusunda uzman hatta çok profesyoneller bana göre (: Utanmasalar alışveriş mağazalarındaki her ürünü tek tek inceleyecekler. Elbiseleri alıp üzerlerine tutmalar o modeli bırakıp diğerine atlamalar tezgahtar kızlarla sohbete tutuşmalar derken sinir katsayım bir hayli yükselir benim.
Başlangıçta uyarılarım “alacaksan al, almayacaksan boşu boşuna bakmayalım canım” şeklinde olsa da ilerleyen saatlerde gözlerimden çıkan alevli bakışlar ne demek istediğimi anlatır çoğu zaman. O yüzdendir ki benimle göz göze gelmekten kaçınır her seferinde.
Geçtiğimiz hafta Ankara ve çevresindeki illerdeyim. 3G antenlerinin emr ölçümünü yapmak için Ankara ya gönderildim. Görüntülü konuşma (3G) nin başlamasına günler kala bizim işlerin yoğunluğuda 2 - 3 katına çıktı diyebilirim. Genellikle yeni kurulan istasyonların ölçülmesi gerekiyor ve mevcut sahalarda değişiklik yapıldığında bu ölçüm değerleri lazım oluyor.
(Nasıl ölçüm yapılıyor derseniz; emr cihazı istasyonlara doğru tutuluyor ve belli bir süre bekleniyor sonrada değerleri kaydediliyor. Fotoğrafa bakabilirsiniz. ) Bu arada eskişehir, kütahya, afyon ve uşak sahalarının ölçümünüde yaptım. Ölçüm değerleri onaylandıktan sonra 3G hizmete girecektir sanırım. (:
Bu yazının başlığını Ankara da kaldığım otelde atmıştım ama yazmak bir türlü kısmet olmadı o zaman. Baz istasyonlarının ölçümü yaparken başıma toplanan meraklı kalabaktan bahsedecektim aslında ama genel bir toparlama yapayım en iyisi.
Son 15 gündür bloguma tek bir satır yazamaz oldum. Nerelerdeyim ne yapıyorum niye yazmıyorum kısaca bahsedeyim fırsatını bulmuşken.
Blog yazmak benim hobi olarak yaptığım işler arasında olduğu için kendi işime daha çok ağırlık veriyorum haliyle. Anlayacağınız hobiler hep geri planda kalıyor şu sıralar. İşlerimizin yoğunluğundan ve doğu’ya gitmem nedeniyle pek uzak kaldım bloglarada. İnanırmısınız kendi blogumun ana sayfasına bile giremediğim zamanlar oldu. Gerçi son 1 haftadır Adana dayım ama yinede ilgilenemiyorum fazlaca.
Bu arada yorumlar o kadar çok birikmiş ki dün anca bitirebildim onaylama işini. Ne yalan söyliyeyim çoğunu okumadan onayladım.
Bu yıl 5.si düzenlenecek olan Çukurova Üniversitesi Bahar ve Spor şenliği 11 - 16 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşecek. Üniversitelerin bu tarz organizasyonlar yapması öğrencileri olduğu kadar sivilleride sevindiriyordur bence.
En azından merak ettikleri veya hayranı oldukları sanatçıları görme şansını yakalıyorlar. Umarım geçen yılda olduğu gibi bu yılda yağmurlu geçmez. Yoksa ne baharın tadı çıkar nede şenliklerin.