Şub 26
Milyonlarca insanın elinden düşürmediği cep telefonları arasında görüşme nasıl sağlanıyor hiç merak ettiniz mi ? O bahsi geçen istasyonların olmadığı ya da yetersiz kaldığı yerlede görüşmenin sağlıklı bir şekilde yapılamayacağını bilmiyor musunuz.
Bas istasyonu; iki yönlü bir mobil ağ sisteminde yayın yapan birim. Radyo sistemindeki bir antenden farklı olarak baz istasyonu hem sinyal alır , hem de sinyal gönderir. ( yani iki antenden oluşur ).
Günümüzde baz istasyonları değişik yönlere doğru değişik güçlerde yayın yapan kabiliyetine sahip olan tevcihli antenler kullanılır.
Baz istasyonları hakkında ileri geri konuşup bilmişlik taslayanlara ve onunla yetinmeyip kulaktan duyma haberlerle başkalarınada bilmediği bir konu hakkında yalan yanlış şeyler anlatanlara kıl oluyorum. Bu yazımda baz istasyonlarının etkili olduğu alanlar halk dilinde zararları ve halkın gösterdiği tepkilere açıklık getirmek istiyorum.
Yazıyı okumaya devam et »
Şub 23
Günlük haftalık aylık yaptığımız alışverişlerde dikkat etmediğimiz ya da gözümüzden kaçan bir noktaya değinmek istiyorum. Çoğunlukla büyük alışveriş merkezlerinde yapılan indirimler insanların fazlasıyla ilgisini çeker. Reyonlarda haftalarca durupta satılmayan ürünler bir kaç gün ya da saat içinde yapılan çeşitli indirimler sayesinde tükenebiliyor günümüzde.
İşte tam bu noktada çok dikkat edilmesi gereken bir şey öğrendim. Ben de dahil olmak üzere bir çok kişi eminim alışveriş yaptıktan sonra fişini güzel kasiyerlerin önünde bırakıp gidiyordur. Yalan mı bırakmıyor musunuz ?
Neyse yalanı doğruyu kenara bırakıp alşveriş yaparken indirimli ürünlerin üzerinde yazan fiyatlara kesinlikle dikkat edin derim. Çünkü ürünün üstünde yazan fiyatla kasada ödediğiniz tutar birbirini tutmuyor. İnsanlık halidir kasiyerler hesaplarda hata yapıyor olabilir diyeceksiniz ama aynı hatanın 5-6 kez tekrarlanmasıda müşterileri enayi yerine koymaktan başka bir şey değildir bana göre.
Yazıyı okumaya devam et »
Şub 21
Sony Ericsson’un gelişen yüzünü günden güne görmek beni çok mutlu ediyor. Özelliklede müşterilerine karşı gösterdikleri ilgiden ötürü biraz daha sevmeye başladım. Bundan yaklaşık 2-3 ay önce sony ericsson web sitesi üzerinden iletişime geçip merak ettiğim bir konu hakkında soru sormuştum.
Ne yazık ki o tarihten bugüne kadar geri dönüş olmamıştı. Her ne kadar cevap vermemişte olsalar ben yine sony ericsson‘a aşık olan bir insanım.
Bahsettiğim o tarihte ve ondan önce ki zamanlarda web sitelerinin iletişim kısmı pek hoşuma gitmezdi ericsson’un. Şöyle kıl olduğum bir durum vardı. Yeni çıkan ürünler hakkında bilgi sahibi olmak istediğinizde buna müsade etmiyorlardı.
Yazıyı okumaya devam et »
Şub 19
İş yerlerinde yaşanan son dakika geriliminin çalışanlar üzerindeki etkisi hakkında bir şeyler söyleme gereği duydum. Sabahtan akşama kadar başarıyla yapılan işler , eksiksiz teslim edilen onlarca dosya vs. derken günün yorgunluğu belirmeye başlıyor insanda.
Günün akşam saati yaklaşır ve elde olan işlerde yavaş yavaş tükenir. Mesai bitimine dakikalar kala oyalanma sürecine girilir. Bu oyalanma esnasında msn de geyik yapma, facebook da profilini güncelleme, youtube da kolbastı izleme gibi şeyler yapılır çoğunlukla. Ve beklenen vakit gelmiştir toparlanmaya başlarken üst düzey yöneticiden gelen ‘acil-yetişmesi gerekiyor‘ adlı bir mail insanı altüst etmeye yetiyor. Resmen yüzünüze karşı küfür edilmiş gibi hissediyor insan kendini.
Yazıyı okumaya devam et »
Şub 17
Öyle zamanlar oluyor ki bloga pek vakit ayıramıyorum ya da fırsatım olsada blogla ilgilenmenin dışında vakit ayıracağım gözde insanlar olabiliyor.
İnsanları gerçek hayatta daha çok meşgul eden ve güzel vakit geçirmesine neden olan karşı cinsler sayesinde blogculuk bazen kan kaybedebiliyor. Sadece iş ya da okul yüzünden değil sevgili yüzünden bile blog’u güncelleme süresi uzayabiliyor günümüzde.
Okulda veya iş yerinde makale yazmak için zamanımızın olmadığını düşünelim ve aynı zamanda kız arkadaşımızda çalışıyor olsun. İş yoğunluğunun arasında sık sık telefon görüşmesi yapamıyor öğle aralarında yemekten arta kalan sürede görüşme sağlanıyor olsada haliyle yetersiz kalacaktır ve akşam muhabbetine ihtiyaç duyulacaktır.
Yazıyı okumaya devam et »
Şub 15
Yaygınlaşarak artan kullanıcı sayısına bakarsak twitter, blogcular arasında iyi yer edinmişe benziyor. Bir çok blog yazarı twitter’a yazdığı anlık mesajlarını blogunun bir köşesinde sergiliyor. Amaç blog’a eklediği girdilerin dışında normal hayattada neler yaptığının bilinmesi ve takip edilmesi için gerçekleştirilen bir eylem olarak ifade edebilirim.
Ben o tarz uygulamalara (blog da okutulmasına) pek sıcak bakmıyorum şahsen. Yanlış anlaşılmasın sadece görsel açısından gözüme biraz itici geldiği için eklemiyorum. Yoksa herkes gibi bende blogun sidebar’ına eklerim twitter sayfamı.
Daha çok blog içerisinde twitter uygulamasına yer verenlerin işine yarayacak bir kaç yardımcı twitter buton sayfasından söz edeyim.
Yazıyı okumaya devam et »
Şub 10
İnsanların en yoğun ve stresli geçirdiği günlerin başında gelir pazartesi. Hafta sonunun verdiği rahatlık ve keyif sona ermiştir.Tatil modundan çıkıp çalışma temposuna ayak uydurmak ve pazartesinin verdiği kötü duyguyu yaşamak içten içe insanı etkiler.
Heleki sabahları sıcacık yataktan kalkmak insana ölüm gibi gelir. Fazladan beş dakika daha uyumak için nelerimizi vermezdik. Zır zır öten telefonumuzu erteletip işe geç kalma şansımızı arttırsakta çıkan sesi duymamazlıktan gelip başımızı yastığın altına saklasakta zangır zangır titreyen alete yenik düşeriz her seferinde. Ve aslında pazartesi için ilk kötü adımı atmışızdır, uyanarak.
Sonrasında şirkette ters giden işler. Telefon trafiği, bilgisayarda yaşanan tuhaf olaylar yetiştirilemesi gereken dosyalar derken insanlar pazertesi gününden nefret ediyor haliyle.
Pazartesi sendromu’nu nakavt etmek için salı gününün akşamını hayal edin.
Şub 04
Vakti zamanında herkes gibi bende öğrenciydim. Herkes gibi kopya çeker dersten kaçardım. Hiç sınıfta kalmadım, kopya çekerken hiç yakalanmadım. Geriye dönüp bakacak olursak biraz deli dolu, biraz haylaz birazdan efendi lise geçmişim vardır. Orta okulda yaşadığım bir sıkıntıyı blogum sayesinde yüzbinlerce kişiye okutmanın verdiği duyguyla kaleme alıyorum.
Bizim orta okul zamanında (99-2000) yoklama defteri daha doğrusu isim listesi okula ilk kayıt olan öğrencilerden geriye doğru sıralnıyordu. Şimdilerde nasıl bilmiyorum.
Vakti zamanında orta okula geç yazılmış olmalıyım ki listenin en sonlarına düşmüştüm. Son sıradan üçüncüydüm hiç unutmam.
Yazıyı okumaya devam et »