İş yerlerinde yaşanan son dakika geriliminin çalışanlar üzerindeki etkisi hakkında bir şeyler söyleme gereği duydum. Sabahtan akşama kadar başarıyla yapılan işler , eksiksiz teslim edilen onlarca dosya vs. derken günün yorgunluğu belirmeye başlıyor insanda.
Günün akşam saati yaklaşır ve elde olan işlerde yavaş yavaş tükenir. Mesai bitimine dakikalar kala oyalanma sürecine girilir. Bu oyalanma esnasında msn de geyik yapma, facebook da profilini güncelleme, youtube da kolbastı izleme gibi şeyler yapılır çoğunlukla. Ve beklenen vakit gelmiştir toparlanmaya başlarken üst düzey yöneticiden gelen ‘acil-yetişmesi gerekiyor‘ adlı bir mail insanı altüst etmeye yetiyor. Resmen yüzünüze karşı küfür edilmiş gibi hissediyor insan kendini.
Bu durumdan kurtulmanın yolu varmıdır bilmem ama neredeyse iki günde bi’ şahit olduğum için bu olaya dile getireyim dedim. Okuyucularım arasında patron, şef, müdür, yetkili olanlar varsa onlara armağan ediyorum bu yazımı. Siz siz olun 17:45 ‘den sonra çalışanlarınıza uzun sürecek bir iş vermeyin ki…
Şubat 19th, 2009 at 23:23
Benim mesela hastane de stajım bitiyor,ama bitmesine rağmen,hatta üstümü değiştirmeme rağmen,koridorda teyzelerin ‘kızım serumu çıkar da git bari’ ya da ’serumum gitmiyor ki kızım’ demelerine çok şahit oldum..
fakat severek işimi yapmaya çalıştığım için bunlar bana yorucu gelmiyor. sanırım bu sevmekle ilgili..
Şubat 20th, 2009 at 09:47
Yahu deliriyorum bu duruma,
Tam çıkıcam;
“Haydi arkadaşlar iyi akşamlar”
Patron seslenir;
“Serkan, bi iş var en fazla yarım saat sürer, yap birlikte çıkalım.
O yarım saat olur 1 buçuk saat, eve gitmemiz 8.30 9 yemek ye yat. Hayat bu mu? Değil tabi.
Patronlardan anlayış istiyoruz bütün elemanlar olarak!
Şubat 21st, 2009 at 00:46
İşi sevip sevmemekle alakası yok aslında.Bizlerde işimizi seviyoruz ama insanın özel hayatına ayırdığı zamanın iş yerinde geçmesi etkiliyor haliyle. Etkilemesinin yanı sıra sinirlendiriyor ve öfkeyle o işi yapmak zorunda kalıyorsunuz. Buda haliyle özel hayata dahası görüştüğünüz insanlara yansıyor.
Şubat 21st, 2009 at 10:42
Aranıza benide alın.Aynı dertden muzdarip’im.Allahdan haftanın 4 günü işten çıkarken patron olmuyor.O konuda biraz şanslıyım.
Şubat 22nd, 2009 at 20:47
Durum hoş değil ama askerliğini yapmış bir abiniz olarak size farklı bakış açısı sunayım..
Bu krizde acil yetişmesi gereken işlere ihtiyacımız var..
Ayrıca aynı konuyu bende sevmiyorum
Şubat 24th, 2009 at 17:49
Merhaba, Öncelikle Burak arkadaşımızın bu konu başlığını benim durumumu görüp yazdığı için teşekkür ederim.Bence burda asıl sorun insanın “iş için mi yaşadığı”,yok sa “yaşamak için mi çalıştığı” aramızda iş için yaşayıp hiçbir sosyal hayatı olmayan evinde,arkadaş ortamında,ev ziyaretlerinde gündemi konuşmak yerine iş konuşan arkadaşlar olabilir.Bu arkadaşlar için aslında son dakika verilen işlerin pek anlamı yoktur.Sonuçta yaşama amacı iş olduğu için zevk bile alabilir.Ama ben ve benim gibiler için bu bir işkence haline geliyor.Çünkü ben hayatımı daha rahat yaşayabilmek için çalışıyorum.O nedenle hayatımdan çalınan her saniye beni delirtiyor.