Çoğu zaman işimiz gereği farklı bölgelere gideriz baz istasyonunun kurulumdan önceki projesini hazırlamak için çalışmasını yaparız. Bu çalışmada genellikle istasyonunun kurulacağı alanı belirlemek bölgenin ve sektör yönlerinin fotoğrafını çekmek, kroki çizmek bölgeyi incelemek gibi işler yapar döneriz.
Kara listeye aldığımız bazı bölgelerin köylüleri tarafından da tepkilere maruz kalırız çoğu zaman.. Adamlar sanki bu olaya bağları bahçeleri evleri barkları ellerinden alınacakmış gibi bakarlar ve istemezler.
Köylülerin genellikle tepkisi; “Baz istasyonu kuramazsınız buraya. Olmaz… Mümkün değil. Kanser istemiyoruz, savaş çıkar. Bizi az bulduysanız bütün köyü toplarız başınıza. Sakın gelmeyin bir daha buraya” gibi lafları duymaya alışır olduk.
Tabi bu sözleri ifade ettikleri sırada 15-20 kişilik bir grup hatta arkalarında bir köy olduğu için bizde küçük emrah moduna girip köylüleri destekleyen, onları haklı çıkaran cümleler kurmak zorunda kalırız bazen.
Fotoğraf çekmemizin mahsuru olmadığını öğrendikten sonra işimizi yarımda olsa yaparız. Fotoğrafları çekelim ki buraya istasyon kurulmayacağını görsünler, anlasınlar diyerekten işi tatlıya bağlamaya çalışırız. (: Bizler köy halkının istasyonları istememesinin sebebi yukarıda yazdığım şeylerden dolayı olduğunu sanardık..
Farklı ekipte görev alan arkadaşlarımızın köy kahvehane’sinde duyduğu sözleri bizlerle paylaştığında inanın çok şaşırdık. Tabi o konuşmaların yaşandığını öğrendikten sonra işin gerçek yüzünü anlamış olduk.
Adamlar meğerse yatak odalarını düşünüyormuş. Akıllı’nın biri çıkıp demiş ki; ‘baz istasyonu; cinsel hayatı köreltir, bilmem ne yapar, eskisi gibi sağlıklı olamazsınız vs.vs’ bunları iyice gaza getirmiş. Tabi bu lafları duyan her vatandaş üzerine 10 katarak başka birine aktarmış ve köyden köye yayılmış.
Kısacası adamların derdi kanser, radyasyon ıvır zıvır değil. Adamların derdi yatak odası. Onun dışında başka birşeyi düşünmüyorlar…
Eğer köylülerin konuştuğu gibi söylenenler erçek olsaydı Devlet buna zaten izin vermez di. Onların kontrolü ve izni dışında tek bir çivi bile çakılmıyor bilginiz olsun.
İşin trajikomik yani ise; işimizi yapmamıza engel oldukları sırada ellerinde taşıdıkları cep telefon’unun farkettim. Teknolojiden geri kalmış, yalan haberlere inanmış saf ama keçi gibi inatçı anlaması kıt amcam dedim kendi kendime; biz bu istasyonu buraya dikmeksek senin elinde ki cep telefonunun ne anlamı kalacak ? nasıl görüşme yapacaksın onunla. Acil durumlarda nasıl yardım isteyeceksin ? yerini nasıl bildireceksin. Hiç bunları düşünmüyor musun.
Bu söylediklerimi içimden değil de yüzüne karşı söylesem yine değişen birşey olmayacaktı. Adamlar anlamak istemiyor. Doğruları anlatsakta yalana inanmışlar bir kere. Ne kadar konuşsak boş.
Son olarak siz siz olun iletişim için yapılan hizmetlerin ya da yeniliklerin karşısında olmayın.